Anne
0-1 Yaş Arası Bebeklerde Kıyafet Seçimi
Yayınlandı
3 sene önce&
Editör
Akademik Anne
Bebeğiniz doğmadan önce onun kıyafet ihtiyaçlarını düşünmek ve onlar için hazırlık yapmanız için neredeyse 40 haftaya yakın bir süreciniz olur. Bu süre zarfını değerlendirmek anne ve babalar için büyük bir zevktir. Bebeğiniz doğduktan kısa bir süre sonra temel ihtiyaçlarını karşılamak gerekmektedir. Yemek, su ve kıyafet ihtiyacı bir bebek için başlıca temel unsurdur.

Bir süre sonra bebeklerde giyinmek bir ihtiyaç değil artık zevk olmuştur. Onu giydirirken zevk aldığınızı, farklı modeller ve kıyafetler giydirmek hem eğlenceli hem de yaratıcı bir zevk haline gelir. Bunlardan keyif almaya başlarsınız, onun tarzını devamlı olarak gözden geçirirsiniz. Burada dikkat edilmesi gereken bebeklerin ne kadar hassas bir tene sahip olduğudur.
Onun hem sağlığına dikkat ederek hem de tarzından ödün vermeden harika bir şekilde giydirebilirsiniz. Bebekler ne giyer? 0-1 yaş arası bebekler nasıl giydirilmelidir? Bebek giyim fiyatları nasıldır? Daha hassas ve dikkat edilmesi gereken ilk 12 ayı sizler için derledik.
Bebeğinize kıyafet seçerken teninin hava almasını sağlayan, teri emen, tüylü olmayan, pamuklu kumaşa sahip ürünler tercih etmelisiniz.
Üzerinde sert, metal türü, bebeğinizi rahatsız edecek ve alerjik reaksiyonlar sağlayacak ürünler tercih edilmemesi gerekir. Bebeğinize mevsimine göre rahat tulumlar tercih etmelisiniz. Sadece yeni doğan kıyafetleri tercih etmemeniz çok önemlidir çünkü bebekler 0-6 ay arasında çok çabuk büyürler. Yeni doğan için 3-4 tane çıtçıtlı tulum 5-6 tane de 0-6 ay için çıtçıtlı tulum alabilirsiniz. Tabi bu ilk süreç için geçerli.
Göbek bağı düşene kadar tulum yerine t-shirtler de tercih edebilirsiniz. Giysi miktarını belirlerken yakınlarınızdan gelecek hediyeleri de göz önünde bulundurmanız ve bebeğinizin giysi ihtiyacını da ona göre belirlemeniz gerekir.
Bebeğinizin hangi mevsimde doğduğu, hatta hangi bölgede yaşadığınız da kıyafet seçiminde önemli kriterler arasındadır.
Örneğin başkentimiz Ankara’da bir Ekim akşamı bebeğiniz dünyaya gelmişse eğer daha çok kış mevsimine uygun kıyafetler tercih edilmesi gerekir. Ve Nisan ayının sonuna kadar yani 6 aya kadar kalın ve pamuklu kıyafetler, uyku tulumları veyahut son senenin modası olan astronot kıyafetleri tercih edilmelidir.
Bebeğinizi havanın sıcaklığına göre kıyafet giydirmeniz doğru olacaktır.
Kış aylarında, kalın giysiler giydirmek yerine gerektiğinde çıkartabileceğiniz kat kat giysiler giydirmenizde fayda var. Özellikle kış aylarında ayak kısımları kapalı olmalıdır. Bebeklerin kafaları hassas olduğu için dışarı çıkarken hatta 40’ı çıkana kadar ince pamuklu bir bere takılabilir.
Dışarı çıkarken de bere, eldiven, kalın çoraplar giyilmesi tercih edilir. Bir süre sonra bebeklerin saçlarının dökülmemesi ve uzayabilmesi ve kafatası gelişimini sağlayabilmesi için uzun süre bere ya da kafasını örtecek kıyafetler takılmamalıdır. Yaz ayları için ayak kısımları kapalı olmamalı, kolay açılabilir olmalıdır.
Yaz aylarında bebekler isilik çıkartmaya meyilli olabilirler. Sık sık bez değiştirileceği için tulumların çıtçıtlı yani kolay açılabilir olması çok çok önemlidir. Bebeğiniz altını değiştirirken sizlere zorluk çıkartma ihtimaline hazırlıklı olmanız durumunda kolay ve pratik kıyafetler tercih etmeniz gerekmektedir. Bebeğinizin kıyafetlerini yıkamadan önce kıyafetlerin üzerinde yazan yıkama talimatlarını kesinlikle okumanız gerekir.
Ütü gerektirmeyen kıyafetler sizin için daha kullanışlı olur.
Bebeğinizi giydirirken önce baş kısmından giydirmeniz, üstündekileri çıkartırken de önce ayak ve kolları çıkartıp giysiyi öne doğru toplayıp, önden arkaya doğru çıkartmanız tavsiye edilir. Bebekler soyunup giyinmekten çoğu zaman hoşlanmadıkları için, ağlamaya başladıkları anda nefes almalarında bir engel olabildiğini düşündükleri için paniğe kapılırlar. Bu durumda sizin bebeğinizi sakinleştirip giyinme işlemine daha sonra devam etmeniz gerekir.
Çünkü ısrarla giydirmeye çalışırsanız bebeğinizde inat mekanizmasını erkenden ortaya çıkartmış olursunuz. Bebeklerin ciltleri başta belirttiğimiz gibi yetişkinlerden daha hassas olduğu için yıkama için bebekler için uygun olan kokusuz, parfümsüz deterjanlar tercih edilmelidir. Bebeğinizin kıyafetlerini kesinlikle kendi kıyafetlerinizle birlikte yıkamamanız gerektiğini de hatırlatalım.
8-12 ay arasındaki süreçte bebekleriniz emeklemeye ve yürümeye hemen hemen başlamış olur. Bu zaman zarfında bebeğinizin emeklerken zemin üzerinde kaymayan kumaşlardan oluşan kıyafetler tercih etmeniz tavsiye edilir. Anne-babaların kıyafet seçiminde çok hevesli olduğunu biliyoruz fakat bebeğinizin sağlığının her şeyden önemli olduğunu unutmamalısınız.
İlginizi Çekebilir
Anne
Meme Çatlağı Nedir? Evde Tedavi yöntemi
Yayınlandı
3 sene önce&
Ocak 19, 2021Editör
Akademik Anne
Birçok anne maalesef ki meme ucu çatlağından dolayı sıkıntı yaşıyor. Peki, nedir bu meme ucu çatlakları ve ne zaman oluşur?
Meme ucu çatlakları genellikle bebeğin emmeye başladığı andan itibaren görülen ve emmeye devam ettiği süre boyunca da devam eden bir durumdur. Meme ucu çatlakları, meme başının çevresinde enine veya meme başını kapsayan küçük alan boyunca ortaya çıkar. Oluşan acı ve ağrının verdiği rahatsızlık öyle bir boyuta ulaşabilir ki, anne bebeğini emzirmekten kaçınabilir. Bu durum da bebeğin anne sütünden mahrum kalmasına neden olur.
Meme ucu çatlaklarının oluşma başlıca sebepleri arasında yanlış emzirme tekniklerinin kullanılmasını gösterebiliriz. Doğumu yeni atlatan annelerin yaklaşık 5’i bebeğin emme pozisyonunu iyi ayarlayamadıkları için ve hatalı emzirme teknikleri kullandıkları için meme ucu çatlakları ile meme ucu yarıkları oluşuyor. Bebek, annesini emerken memenin areola olarak isimlendirilen meme ucu etrafındaki kahverengi halka bölümünü tam olarak kavramayıp yalnızca meme başından emmeye çalışırsa, meme başı sonuçta zedelenir ve önce ağrılı meme başı ortaya çıkar. Bu ağrılı meme durumu düzeltilmezse, meme başı çatlağı ve yarıkları gelişir. Rahatsızlık katlanarak artar. Bir diğer neden ise Laktasyon (Emzirme) döneminde göğüs uçlarının ıslanması ve kuruması ile, bebeğin meme emmesinin yarattığı sürekli nem ve sıcaklık sonucu meme uçları kurur ve çatlar.
Meme Çatlakları Oluştuğu Zaman Ne Yapılmalı?
Memeler ılık su ile silin, havalandırılarak kurulayın. Kısaca meme ucu nemli-ıslak kalmasın. Bebeğinizi emzirirken doğru emzirme pozisyonu alın, sadece meme ucunu değil meme ucunu çevreleyen areola adı verilen koyu alanın tümünü bebeğin ağzına almasını sağlayın. Bebek meme ucunu değil memeyi emer. Her emzirmede meme başının farklı bir kısmı baskı görecek şekilde bebeğinizin pozisyonunu ayarlayın, ancak her seferinde bebeğinizi göğüslerinize bakar şekilde tutun. Diğer öğünde bebeğinizin emmediği ya da tam boşaltamadığı memeden başlayın.
Memeyi dolu bırakmayın, memeyi dinlendirmeyin. Meme başı kuruduktan sonra elle sıkılarak memeden damlaması sağlanan birkaç damla süt hafifçe meme başına sürülüp kendiliğinden kuruması bekleyin. Özellikle meme ucuna zeytinyağlı ve lanolin içeren göğüs ucu kremi ince bir tabaka oluşturacak şekilde sürülmeli. Emzirme sonrası memenin kuru tutulmasına özen gösterin. Mikroplar nemi sever.
Sızıntıların memeyi ıslatmaması için sık meme başı koruyucusu kullanmakta fayda var. Memeyi kuruladıktan sonra meme başının sütyene sürtmemesi için meme başı koruyucusunu takın ancak meme başı koruyucuları temiz olmalı ve sık sık yenilenmelidir. Meme başı petleri sürekli meme ucuna deydiği ve memeyi çizdiği için ben önermiyorum. Emzirme aralarında memenin açık bırakılarak hava ile temas sağlanmasında fayda var. Yüzeysel bir iltihap için antibiyotikli krem kullanılması gerekirse emzirme öncesi meme durulayın ki ilaç bebeğe geçmesin.
Ayrıca; Meme başı çeşitli nedenlerle içe çekilebilir. Bu duruma meme ucu çekilmesi adı verilir ve meme ucunun arkasındaki dokuların iltihaplanması veya yara nedeniyle oluşur. Bu iltihabın birçok sebebi olabilir, her zaman kanserden dolayı değildir.
Kanser durumunda, kanserli tümör meme arkasındaki kanala saldırır ve içe doğru çeker. Böyle bir durumda başka bir belirti beklemeden doktora başvurmanız sizin açınızdan çok daha iyi olacaktır.

Birçok anne ve babanın nasıl yapmalı, nerden başlamalı, ne zaman başlamalı diyerek endişe duyduğu bebeklerin tuvalet eğitimi konusunda, siz ebeveynler için yardımcı olabilecek bazı püf noktaları derledik.
Ebeveynler bebeğin doğduğu andan itibaren her hareketini yorumlamaya çalışır. ‘’Beni tanıdı’’, ‘’güldü’’ ve benzeri gibi daha soyut ve bizim atfettiğimiz gelişmelerin yanı sıra bazı fiziksel, davranışsal ve ruhsal değişimler bebeğin gelişimlerini gösterir. Başını dik tutabilmesi, desteksiz oturması, ilk dişini çıkartması, dışardaki yabancıları ayırt etmeye başlaması, ilk kelimeleri ve ilk adımları bir düzen içinde bebeğin gelişimini izlememizi sağlar. Çocuğunuzun tuvalet eğitimi ile bezden kurtulabilmesi hem çocuğun kendisi hem de çocuğa bakım veren kişiler için önemli bir gelişimsel aşamanın tamamlandığına işarettir.
Bebeğiniz artık yürüyebiliyor, konuşabiliyor fiziki olarak büyüme evresine girmiş bulunmakta. Bunu gözlemleyen anne ve babalar çocuğuna hemen tuvalet eğitimi vermesi gerektiğini düşünüyor. Çocuğunuzun tuvalet eğitimine fiziki olarak hazır olması onun psikolojik açıdan hazır olduğu anlamına gelmez. Çocuğunuzun kendini ifade etme becerisini kazanmış olması gerekir. Psikolojik olarak kendini iyi hissettiği zamanlar ise diş çıkarmadığı bir dönem ya da başka bir hastalık geçirmediği kendini huzurlu hissettiği bir dönem olmalıdır. Ayrıca aileye yeni bir bireyin katılması, aileden birinin vefatı ya da yer değişikliği için de tuvalet eğitimi için uygun bir zaman değildir.
‘’Hatalı bir dönemde başlanmış tuvalet eğitimi, çocuğunun tuvalet eğitimi almasının gecikmesine sebep olan faktörlerdir.’’
Çocuğumun Tuvalet Eğitimine Hazır Olduğunu Nasıl Anlarım?
Yürüyebiliyorsa, basit emir ve sorumlulukları yerine getirebiliyorsa, isteklerini kelimelerle konuşup kendini ifade edebiliyorsa, kendi kendine basit giysileri giyip çıkarabiliyorsa, genellikle bezi 3-4 saat kuru kalabiliyorsa, tuvalete çıktığı saatlerin bir rutini oluştuysa, altının ıslaklığının rahatsızlığını ifade eder hale gelmişse eğer tuvalet eğitimine başlama zamanınız gelmiş demektir.
Bazı durumlar yaşının gelmesine rağmen çocuğunuzun tuvalet eğitimini zorlaştırabilir bunlar ise şunlardır:
Henüz çocuğunuz saydığınız belirtileri göstermiyorsa, devamlı kabızlık problemi yaşıyorsa, son dönemde hayatında önemli bir değişiklik varsa (yeni bakıcı, yeni kardeş, yeni ev vb.), tuvalet eğitimi verecek olan kişinin gergin ve sinirli olması, birden fazla kişinin farklı şekillerde çocuğa tuvalet eğitimi veriyor olması
Bu saydığımız maddeler çocuğunuzun tuvalet eğitimini zorlaştırabilir.
Herhangi bir sağlık problemi olmadığı sürece tuvalet eğitimini tamamlayamamış hiç kimse yoktur. Bu yüzden burada anne babanın rolü oldukça önemlidir. Eğitimin nasıl verileceği, çıkabilecek sorunlara yoğunlaşarak, eğitimi bir endişe ve büyük bir sorun gibi algılamamak gerekir. Eğer bu şekilde algılanırsa tuvalet eğitimi her iki tarafta da zorluk oluşturacaktır. Sabır, bu dönemin anahtar kelimesidir. Her defasında sabırla karşılamak ve öfkelenmesini engelleyerek tuvalet eğitimine devam edilmesi gerekir. Eğer çocuğunuz tuvalet eğitiminde aşırı öfkeleniyor ve tuvaletini yapmada zorluk çıkartıyorsa eğitime ara verip, daha sonraki süreçlerde devam edilmesi gerekir.
Tuvalet eğitim sürecini sadece sizin kontrolünüz altında görmeniz, eğitimi başından itibaren zorlaştıracaktır. Bu sizin aşırı yük altında hissetmenize sebep olabilir. Bu süreç sizden çok çocuğunuzun kontrolünde olan bir süreçtir. Dolayısıyla siz ebeveynlerin görevi bu görevi tamamıyla sizin yüklenmeniz değil; çocuğunuza destek olmak ve ona yüreklendirici davranmaktır. Bu süreç her zaman söylendiği gibi çocuğunuzun hazır olmasıyla başlayacak olan bir süreçtir. Sizin değil.
Tuvalet eğitimine başlamadan önce çocuğunuzun lazımlığa alışması önemlidir. Her gün belirli aralıklarla tuvaleti olsun veya olmasın, lazımlığa oturtarak alıştırmalar yapmak bunu alışkanlık haline getirmeyi ve tuvalet eğitiminin daha kolay geçebilmesini sağlamaktadır.
Çocuğunuzu bu süreçte iyi gözlemlemeniz, çişini ya da kakasını yaparken nasıl davrandığını dikkatle incelemeniz gerekmektedir. Onu uygun zamanlarda tuvalete yönlendirmeniz için bu gözlemleme süreci iyi bir zaman olacaktır.
Çocuklar tuvaletlerini birkaç dakikadan fazla tutamazlar. Bu sebepten ötürü tuvaletlerinin geldiğini söyledikten ya da siz fark ettikten sonra en hızlı şekilde tuvalete götürebilmek önemlidir.
Lazımlık, çocuğunuzun rahatlıkla ulaşabileceği bir yerde olmalıdır. Çocuk lazımlığa eğitim sürecinden önce kıyafetleriyle oturtulması daha kolay alışmasına yardımcı olabilir.
Sifon sesinden korkan, tuvaletin yalnızca pis ve kötü bir yer olarak bilen çocuklar için tuvalet eğitimi zor olmaktadır. O sebeple çocuğunuzun sifonla oynamasına, arada bir tuvalete girmesine izin vermek ve fazla tepki göstermemek gerekir.
Tuvalet eğitimine dar zamanlarda başlamamak gereklidir. Süresi çocuktan çocuğa göre değişebileceği için bu eğitimin tamamlanması zaman alabilir.
Kız çocuklarının anneyi rol model alması, erkek çocuklarının da babayı rol model olarak alması bu süreci kolaylaştırır.
Çocuğun daha rahat hareket edebilmesi ve lazımlığa oturabilmesini kolaylaştırmak için mümkün olduğunca kendisinin çıkarabileceği türden rahat ve esnek kıyafetler tercih etmeniz önerilir.
Tuvalet eğitimi verilmeye başlandığı zamanlarda bez kullanımının bırakılması gerekir. Bez kullanımına devam etmek eğitim süresini uzatır. Genellikle anneler üşüyeceğini düşünerek, kış aylarında bezi çıkartmakta endişe duyabilirler. Ama çocuğun doğduğu zamana göre yaz aylarının gelmesini beklemek eğitimde gecikmeler yaşatabilir. Her çocuk tuvalet eğitimi sürecinde mutlaka altına kaçıracaktır. Bu dönemde başınıza ara ara gelebilir. Bunu ayıplamamanız, çocuğunuza kızmamanız ve cezalandırmamanız gerekir.

Çocuğunuza sık sık tuvaletinin olup olmadığını sormak yerine, belirli aralıklarla tuvalete birlikte giderek kontrol etmek daha uygun yöntemlerden biridir. Kakası için, her yemek öğününden sonra tuvalete oturtmak eğitimi kolaylaştırır. Ancak oturma süreleri uzun olursa çocuğunuzda inatlaşma artar ve eğitimi geciktirmiş olursunuz.
Tuvalet eğitiminde en büyük ödül ‘’aferin’’ dir. Tuvalete artık bezine yapmıyor olmasını büyük ödüllerle, aşırı tepkilerle karşılamak zaman zaman altına kaçırdığında kızmak çok yanlış davranışlardır. Alkışlamak, önemsemek, çok büyük ödüller vadetmek, tuvalet zamanını adeta bir tören haline getirmek eğitime ve sonraki süreçlere zarar verir.
Çocuk lazımlığa ya da tuvalete oturduğu zaman onun yanında kalıp, oyalanmasını sağlayabilirsiniz. Onu tek başına bırakıp gitmemeniz gerekir. Tek başına bırakıp gitmeniz oturma sürecini kısaltacağı için eğitim sürecini de uzatmış olursunuz.
Çocuğunuza ‘’aferin’’ demek için tüm görevleri yerine getirmesine gerek yoktur. Örneğin tuvalete yetişememiş bile olsa, tuvalete gidebilmiş ve pantolonunu çıkartabilmiş olması da övülmelidir.
Çocuk tuvaletini yaptığı zaman onu çişinden ya da kakasından tiksindirecek, yaptığı şeyden utanmasına yol açacak cümleler kurmamanız gerekir. ‘’Ay ne pis koktu’’ ve benzeri cümleler çocuğun utanmasına ve evinizin lazımlık dışında saklanarak, köşelerde yapmasına olanak sağlarsınız. Bunu yapmak da tuvalet eğitimini geciktiricidir.
Çocuğunuzun tuvalet eğitimini kısa sürede tamamlayabilmesi ya da tamamlayamaması, hiçbir zaman çocuğunuzun genel başarısı ya da başarısızlığı olarak değerlendirmemeniz gerekir. Tuvalet eğitimi çocuğunuzun gelişiminin doğal bir sürecidir.
Anne
Annelerde Süt Artırıcı Besinler Nelerdir?
Yayınlandı
3 sene önce&
Ocak 19, 2021Editör
Akademik Anne
Doğum öncesinde ve sonrasında anne adayının en önemli gündemi anne sütü olmalıdır. Çünkü bu bebeğinizin yaklaşık ilk 6 ay tek besin kaynağıdır. Anne sütü, doğumdan birkaç saat sonra ya da birkaç gün sonra gelebilir. Bazen de hemen doğumdan sonra gelir. Burada doğum şekli, annenin durumu, doğumun vaktinde ya da erken olması gibi konular belirleyici olabilir. Ancak bazı gıdaların beslenmede öncelikli olması ya da annenin yaşam biçiminin anne sütünün daha hızlı gelmesine, miktarına veya besleyici özelliğine etki edebildiği de uzmanlar tarafından doğrulanmıştır.
Araştırmalar gösteriyor ki, sıvı tüketimi, proteince zengin beslenmek, yeterince uyumak anne sütünün miktarına ve değerine olumlu etki ediyor. Bu nedenle annenin bol su içmesi, sıvı besinler tüketmesi, proteinden zengin beslenmesi, uykusunu alabilmesi ve stresten uzak olması gerekli.
Anne sütüne olumlu etki eden bazı maddeleri aşağıda ki gibi sıralayabiliriz
- Şüphesiz ki anne sütü için de günlük sağlık durumunuz için de en önemli maddelerden birisi yeterli sıvı almak. Gün içerisinde yeterli miktarda sıvı tüketmek hem annenin sağlık durumunu hem süt miktarını hem de anne sütünün kalitesini artıracaktır. Ayrıca bol su tüketimi doğumdan sonra ki fiziksel deformasyonları da iyileştirmekte yardımcı olacaktır.
- Sıvı tüketimi olarak ev yapımı meyve suları, ayran, bitki çayları önerilmektedir.
- Et, balık, tavuk gibi protein olarak zengin olan besinleri öğünlerinizde sıklıkla kullanmanız gerekmekte.
- Kahve, çay, sigara gibi ürünlerden en azından bir süre için uzak durmaya çalışın.
- Bebek uyurken siz de uyumaya, dinlenmeye çalışın. Eğer çalışıyorsanız annelik iznini verimli bir şekilde kullanmaya gayret gösterin.
- Fırsat bulabilirseniz kısa yürüyüşlere çıkın. Yürümek, kan dolaşımını hızlandıracak, metabolizmaya olumlu etki edecek ve stresten uzaklaşmanıza yardım edecektir.
Ek olarak anne sütünü arttıran besinler; süt, yulaf, havuç, salatalık, balık, hurma, incir, ev yapımı yoğurt- ayran, nohut, tahin ve kuru meyveler olarak örnek verebiliriz.
Bebeğimin Doyduğunu Nasıl Anlarım?
Anne sütü emen bebeklerin doyup doymadığı, emerken memeyi bırakıp bırakmamasından anlaşılır. Eğer bebeğiniz onu emzirdikten bir süre sonra memeyi bırakıyor ve sizin tüm çabalarınıza rağmen yeniden ağzına almıyorsa karnının doymuş olma ihtimali yüksektir. Böyle bir durumla karşılaştığınızda bebeğinizi emmesi için zorlamayın. Zira emmeye devam etmesi durumunda kusmaya başlaması olası bir durumdur.

Bebeğin doyup doymadığını anlamanın en temel kuralı onun hareketlerini gözlemlemektir. Örneğin ek gıdaya başlayan bebeğiniz acıktığında hafifçe öne doğru eğilmiş şekilde oturur. Doyduğunda ise kendilerini geriye doğru atarlar yani, arkasına yaslanır.
Bebeğinizin doymuş olduğunu anlamanın bir diğer yolu da onun yemek yerken vermiş olduğu tepkilerdir. Bebeğinizi beslerken kaşığın ağzına gelmesini sabırsızlıkla bekleyen bebeğiniz bir süre sonra siz kaşığı uzattığınızda başını çeviriyorsa ya da ağzını açmak istemiyorsa bu bebeğinizin doymuş olduğunu gösterir. Burada iyi bir gözlemci olmanız önemli bir yer tutar. Zira bebeğiniz ağzında yemek varken de başını çevirebilir. Burada dikkat etmeniz gereken konu, kaşığı uzattığınız zaman bebeğinizin ağzının boş olduğu durumda vermiş olduğu tepkidir.
Trendler
- 1xslots-online.com1 sene önce
1xslots Официальный Сайт: Личный Кабинет, Зеркало 1хслотс, Регистрация
- Aile3 sene önce
Anne Oluyorum Anne adaylarına özel yazımız
- Anne3 sene önce
Anneliğe ilk Adım ve Anne adaylarını bekleyen süreçler
- Anne3 sene önce
Annelerde Süt Artırıcı Besinler Nelerdir?
- Anne3 sene önce
Meme Çatlağı Nedir? Evde Tedavi yöntemi
- Anne3 sene önce
Bebeklere Mama Yedirme Yöntemleri
- Aile3 sene önce
0 – 3 Yaş Arası Bebeklerde iletişim
- Anne3 sene önce
Anne adaylarının en çok merak ettiği konular ve Doğum